Deprem Gerçeği

Mimarlar Odası olarak bölgenin deprem riskini gündemde tutmaya çalışan Odamız, 2007 yılında kentte meydana gelen orta şiddetteki depremlerden sonra düzenlediği seminerler, çıkardığı yayınlar ve verdiği beyanatlarla halkın bilinçlendirilmesi ve yetkililerin uyarılması hususunda çalışmalarını aralıksız sürdürmektedir.

8 Mart 2010 tarihinde yaşadığımız 6.0 büyüklüğündeki Karakoçan-Başyurt merkezli depremde büyük oranda can ve mal kaybının yaşanması bizleri üzmüştür. Oda olarak hayatını kaybedenlere rahmet yaralananlara da acil şifalar diliyoruz.

Depremin hasar verdiği Okçular, yukarı ve aşağı Kanatlı, Tabanüzü köylerinde yaptığımız tespitlerde, can kaybına kerpiç ve moloz taştan yapılan binaların neden olduğunu görmekteyiz. Ayrıca deprem 51 yerleşim yerini etkilemiş ve 3500 yapıda da hasar meydana getirmiştir. Bu köylerin kurulduğu alanların zemin ve fizikî yapı olarak yerleşime uygun olmadığı tarafımızdan tespit edilmiştir. Zeminde oluşan çatlakların zemin suyunun etkisi ile bölgede kısa sürede heyelanlara da neden olacağı görülmektedir. Bu nedenle bu bölgedeki köylerin en kısa zamanda boşaltılarak başka bir yerleşim yerine taşınması önem arz etmektedir.

Köylerdeki yapılaşmaya baktığımızda, binaların büyük bir bölümü moloz taş ve kerpiçten yapılmış ayrıca kullanım ömrünü de doldurmuştur. Yıkılan evlerin zemin katları moloz taş duvar, birinci katları da kerpiçtir. Üzerleri ise düz toprak damlardan örtülüdür. Bir bölüm evlerin üzeri de sonradan çatı yapılarak sacla kapatılmıştır. Düz dam kesitlerine baktığımızda; toprak tabakası kalınlığı 40-50 cm’dir. Bu toprak tabakası döşemeye büyük bir yük getirmektedir. Ayrıca mevsim itibari ile temel ve döşeme bünyesine aldığı sudan dolayı da yükü artırmaktadır. Mevcut ahşap kirişlerin bile bu yükü taşıması zordur. Arazinin meyilinden dolayı binaların bir bölümü toprağa gömülü vaziyettedir. Depremden dolayı oluşan toprak yükünün de binaları etkilediği düşünülebilir. Enkazlara baktığımızda toprak yığını haline geldiği görülmektedir. Bu da malzemelerin mukavemetinin çok zayıf olduğunu bizlere göstermektedir.

Yetkililer ölü sayısının fazla olmasından, malzeme olarak kullanılan kerpiçi sorumlu tutmuşlardır. Kerpiç ve moloz taş Anadolu’nun geleneksel yapı malzemesidir. Ancak son yıllarda bunun yerini betonarme yapılar almaya başlamıştır. Depreme maruz kalan köylerdeki betonarme yapıların depremden fazla etkilenmediği görülmüştür. Ülkemiz topraklarının büyük bir bölümü deprem riski taşımaktadır. Ancak 2004 yılında Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı raporda Elazığ’ın en riskli iller arasında olduğu belirtilmiştir. 2004 yılından bugüne kadar hiçbir tedbirin alınmaması manidardır. Ne yazık ki, insanlar öldükten sonra tedbir alınması geleneksel hale gelmiştir.

Ülke genelinde yeni bir afet risk projesi hazırlayıp uygulamaya koymak devletin vakit geçirmeden yapması gereken en önemli iş olmalıdır. Uygulamada fay hattı ve fay zonu üzerinde ve yakınındaki yerleşim yerlerinden başlanarak hızlı bir şekilde bu yerlerin rehabilite edilmesi gerekmektedir.

Bu projelerin maliyetlerinin yüksekliği de göz önünde bulundurularak öncelikli risk bölgelerinden başlayıp gerekli tedbirlerin alınması, bundan sonra yaşayacağımız depremlerde mal ve can kaybının azalmasına neden olacaktır.

Bugün bilim adamlarının da üzerinde durduğu Doğu Anadolu fay hattının bu bölgede hareketli olduğu tespit edilmiştir. Maraş-Elazığ-Bingöl bölümünde bu çalışmaların başlatılması isabetli bir karar olacaktır. Buna ilaveten devletin artık köy ve mezralardaki yapılacak binaları da denetim altına alması gerekmektedir. İnşaat sektörü başıboşluktan kurtarılmalıdır. Elazığ kent merkezi de risk altındadır. Kent merkezinin de en kısa zamanda depreme hazırlanması önem arz etmektedir. Burada yapılacak çalışmalara devlet desteğinin yanısıra halkımızdan da destek verileceği aşikardır. Çünkü bunu vatandaşımız kendi huzur ve güveni için yapacaktır. Sadece yerel yönetimlerin buna öncülük ederek organizasyonu yapmasını diliyoruz. Sivil toplum örgütleri olarak bizler her türlü desteğe hazırız. Bu konuyu gündemde tutmaya Oda olarak devam edeceğiz (Mimarlar Odası Elazığ Şubesi Raporu 24.3.2010).

Copyright © 2020 - yasamkorumasistemleri.com
Yaşam Koruma Sistemleri